Musallat…
Yüzyıllardır insanların korkularında yankılanan, görünmeyen ama hissedilen bir karanlık. Farklı kültürlerde farklı isimlerle anılsa da anlam hep aynıdır: Bir varlık, bir enerji ya da bir gölge, insanın ruhuna tutunur.
Bu durum eski inanışlarda genellikle “cin musallatı”, “ruh baskısı” ya da “gölge varlıkların etkisi” olarak açıklanırdı. Bazı anlatılarda musallat, kişinin işlediği bir günahın sonucu olarak görülür; bazılarında ise tamamen masum bir insan, yanlış zamanda, yanlış yerde bulunduğu için etkilenir. Fakat her hikâyenin ortak bir noktası vardır: Bir enerji, bir şekilde insana bağlanır.
Efsanelere göre musallat bir anda ortaya çıkmaz. Önce küçük belirtilerle başlar:
Karanlıkta fısıltılar duymak,
Uyurken boğuluyormuş gibi hissetmek,
Aynalarda bir anlığına yabancı bir yüz görmek,
Nedensiz öfke, korku ya da umutsuzluk nöbetleri…
Zamanla bu belirtiler güçlenir. Kişi yalnız kalmaktan korkar, ama kalabalıkta da huzur bulamaz. Çünkü musallat, bedenden çok zihni hedef alır.
İnsanın kendi düşüncelerini ona karşı çevirir.
Bazı okült kaynaklarda, musallatın üç farklı kökene sahip olabileceği anlatılır:
Enerjik Musallat: Negatif enerjilerin birikimi sonucu ortaya çıkar.
Ruhsal Musallat: Travma, suçluluk ya da bastırılmış duyguların fiziksel biçimde yansımasıdır.
Varlık Musallatı: Karanlık boyutlardan gelen, insan ruhuna bağlanmaya çalışan enerjisel varlıklardır.
Bu varlıklar genellikle korku, öfke veya acı gibi duygularla beslenir. Ne kadar korkarsan, o kadar güçlenirler.
Gerçek tedavi, fiziksel değil ruhsal temizlikle başlar. Eski halk inanışlarına göre musallatın çözümü için şu adımlar uygulanırdı:
Su ve Toprak Teması: İnsan doğanın saf enerjisiyle temas ettiğinde, varlıklar zayıflar.
Dualar veya Niyet Ritüelleri: Sesin titreşimi, enerjiyi dağıtır. Bu yüzden dua, sözden öte bir titreşimdir.
Ayna Arınması: Bazı inanışlarda aynalara bakmamak, ruhun enerjisini korumanın bir yoludur.
Ateş ve Duman: Tütsü, adaçayı veya özel karışımlar yakılarak ortamın titreşimi değiştirilir.
Modern psikoloji ise bu durumun çoğu zaman yoğun stres, uyku bozukluğu veya travma sonrası halüsinasyon olarak açıklanabileceğini belirtir. Yani “musallat tedavisi”, hem ruhsal hem psikolojik bir denge arayışıdır.
Musallat, her zaman korku ile beslenir.
Ancak insan karanlığa korkuyla değil, farkındalıkla bakarsa, o güç zayıflar.
Ruhun içindeki ışığı fark etmek, en güçlü tedavidir. Çünkü karanlık, yalnızca ışığın olmadığı yerde var olabilir.
Bazı efsanelerde “musallatı kovmak” değil, “onu anlamak” önerilir. Çünkü bazen o karanlık, insanın kendi yaralarından doğmuştur.
Tedavi, o yarayı sarmakla başlar.
İnsan vücudu sadece fiziksel değil, enerji merkezlerinden oluşan bir sistemdir. Bu merkezlere çakra denir. Papaz Ahmedi’ye göre çakralar dengede olduğunda kişi hem ruhsal hem de bedensel olarak sağlıklı olur; tıkandığında ise enerji akışı engellenir ve ha
İnsan vücudu ve yaşam alanları, görünmeyen enerjilerle çevrilidir. Negatif enerji birikimi, ruhsal huzursuzluklara, bedensel rahatsızlıklara ve ilişkilerde sorunlara yol açabilir. Papaz Ahmedi’ye göre enerji temizliği, hem ruhu hem de yaşam alanını dengel
Mistik uygulamalarda sadece ritüeli yapmak yeterli değildir. Papaz Ahmedi’ye göre, ritüelin etkili olabilmesi için gözlem ve enerji takibi şarttır. Ritüel gözlem, yapılan büyüsel veya manevi çalışmanın sonucunu doğru okumak ve enerji akışını dengelemek iç
Bu durum eski inanışlarda genellikle “cin musallatı”, “ruh baskısı” ya da “gölge varlıkların etkisi” olarak açıklanırdı. Bazı anlatılarda musallat, kişinin işlediği bir günahın sonucu olarak görülür; bazılarında ise tamamen masum bir insan, yanlış zamanda
Büyü… İnsanoğlunun bilinmeyene duyduğu en eski meraklardan biri. Ama her büyü, bir bedel ister. Ve o bedel ödenmeden büyü bitmez. İşte bu yüzden, büyü bozumu sadece bir ritüel değil, ruhun karanlıktan kurtuluş mücadelesidir.
İnsan ruhunun en büyük arzusu huzurdur. Ve bu huzurun ilk filizlendiği yer, ailedir. Bir evin duvarlarını taş değil, enerji bir arada tutar. O enerji sevgi, anlayış ve bağlılıktan doğar. Ne kadar güçlü olursa olsun, bir evde huzur yoksa o ev bir sığınak d